karanlık

karanlık

 

geldin bu kadar yoruldun uzak sınırlar aştın

farklı mevsimler gördün ırmaklar dağlar

ağrımadın hiç bir rüya besledi seni

koşturdu ardında artık yüzünü dönsen de göremem

uzanıp kapatıyor gözlerimi o kesik el

 

anladım alışılabilir bir şeydir karanlık

garcia halkımı sevdim ben de en az senin kadar

 

güneş diyorlar işte bir tas su uzatıyorlar

içerken yine kendimi gördüm bilsen ne korkutucu

iç terin soğur diyorlar tenime üfürüyorlar kalsın diyorum

kalan her şey gibi sağolun çekilip mağarama

uçlarımı törpülemek için benlerimle yapayalnız kalıyorum

 

belli ki sürgün tıraşsız olan bir çocukla el ele masal anlatıyor

gökyüzüne bakarken yeşil gözlü soruyor bu güneş mi her sabah burada işi ne

bulaşık yıkayan ademin tanrıyla sözleşmesini düşünüyor

o kim bilmiyorum bir daha akşam olmaz diye saçlarını siyaha boyuyor

birini tutuyorum diğerleri durmuyor dur diyorum dur

 

garcia göğ ekin biçilmezse ellerinde tırpan

bu kalabalık niye koşuyor

 

                    Ersun Çıplak

 

  1. Henüz yorum yapılmamış.
  1. 29 Haziran 2010, 06:10

Yorum bırakın